Home > Work > Pinhan
1 " kimine kafi gelir bu ten suretiböyle doğar, böyle sırlanırkimine dar gelir bu ten suretihep arar, savrulurkiminin imanı korkudur"ve inne rabbeke leşediydül'ikaab"(gerçekten senin tanrı'nın azabı çok şiddetlidir)kiminin imanı safi aşktır "ve ma rabbüke bizzallamin lil'abiyd"(rabbin kullarına asla zulmedici değildir)her kim ki aşk için, aşkla yaşaraşkı arar, aşkla yanarişbu vücud şehrininkapısını aralar. "
― Elif Shafak , Pinhan
2 " Hani halkanın ucunda/ kavuşacaktım sana/ hani bir iken ayrı düşmüştük/ veçok iken bir olacaktık sonunda/ çoktan razı idim oysa/ razı idim geceninmatemine/karanlığı fırsat bilene/ve korkaklığıma/ve karabasanlarıma/ oyunoynar gibi yaşar giderdim/ kuş avlardım/ kuşları deli gibi kıskanırdım ya/bırakmadın/ bırakmadın ki kendimden kaçayım/ koyvermedin/ koyvermedin kisürsün bu devran Döndü halka/ döndü olanca hızıyla/ toprak ki siyah bir halka idi/ ve geceyesaklanırdı bazen/ tuttu su ile karıştı/ su ki san bir halka idi/ rengiyle dalaşırdıbazen/ tuttu toprağı kucakladı/ eğildim suya baktım/ suda kendimi gördüm/ kendimi sen sandım/ sarılmak için atıldım/ köprüye hıncım yalan imiş/ onu yıkarken suya karışan/ ben oldum.Balçıktan çıktım ben/ balçıktan yoğurdum kendimi/ içerdeki dışa taştı/ dıştakiiçe çekildi/ görünen görünmeyene sataştı/ görünmeyen görünene diş biledi/siyah halka/ san halka ile yer değiştirdi/ çekildim bir köşeye/ sessiz sedasız/baktım olan bitene/ seni gördüm kaderimde/ ebrunun halkalarını saydım/tastamam dört etti/ halkalardaki kıvrımları hesapladım/ tastamam senin isminetti/ isminin yanına beni de kazı dedim/ boyalar isyan ettiBir de baktım ki/ ben ben değilim artık/ suretim başka bir suret/ ismim birbaşkasının ismi/ gönlüm ne yöne akar/ ben ne yöne/ verdiğin emaneti yitirdimyollarda/ hata ettim/ kusur ettim/ affola... İsimler ki büyülüdür/ sade büyülü mü/ isimler hem de büyücüdür/ sanmam ki çıkmış olsun hatırından/ ismini "fasl-ı hazan" koyalım/ söndüğü yerde aradığını bulasın/ lâkin fasl-ı hazan demek/ fasl-ı hü¬zün demek/ söndüğü yerde/ sana kavuşmam gerek/ onun söndüğü yerde/ benim tutuşmam gerek... "
3 " Haram da / helal de/ cennetin hurileri de/ nâr-ı cehennem de/ birdir bize/ cenneticayır cayır yakmak/ cehennemin alevlerini söndürmektir gayemiz/ bize sade senigerek seni/ kirpiğimizi kalem/ gözümüzü defter eylemişiz/ nefsimizi köreltip/ kimseninayıbını görmemişiz/gönül yapmayı/arş yapmaya bir tutup/gönülden gönüle/yollarkurmuşuz/ ten türap bir olunca/ her dem yeniden doğmuşuzNe kabir azabı/ ne zebani zulmü/ o yardan ayrı düşmektir/ nazarımızda en dilhıraşacı/ ne dürülür amel defteri/ ne geçilir sırat köprüsü/ rahman ve rahim olandır o dostunismi/ o sever/ o gözetir/ onun merhameti hudutsuzdur/ onun merhameti öfkesindenbüyüktürÇelebi Şeyh demiş ki:Benim mekânım balçıktır/ gıdam ise safi aşk/ korku ile beslenmez imanım/ korkudediğin safi yalandır/ korku ile yakaran/ bir kendini sever/ aşk ile yanıp tutuşan/ geçerserden/ her dem yeniden tutuşturur külleriniVe Çelebi Şeyh demiş ki:Benim vücudum şu varlık âlemine benzer/ şu gördüğünüz nehirler, dereler benimiçimde çağlar/ ve şu dorukları karlı dağlar/ bende başlar bende biter/ çok alâmetlervardır bende/ derebilen gelsin beri...Divan tepeden tırnağa öfkeye boyanmış. Çelebi Şeyh zindanaatılmış. "
4 " Koca bir ömrün yorgunluğu... İsmihan Kadın bu akşam ölümü düşünüyordu. Hokkagülü İfakat'ın gözlerindeki yıldızlarsa ona gençlik demlerini hatırlatıyordu. Gizliden gizliye gıpta ediyordu bu hodbin ve hırçın Kadın'a. Akrep Arif mahallesinde aslını inkâra yeltenmeyen bir tek o kalmıştı ne de olsa. İsmihan Kadın onun gözlerinde yanıp sönen yıldızlara baktıkça avunuyor, umutlanıyordu. Hayatta oldukça kimselerin ona bir kötülük etmesine müsaade etmezdi. İsmihan Kadın, dalgın dalgın gülümseyerek evinin yolunu tuttu.Gözlerinde elem perdesi,kulaklarında uğultu,yüreğinde sıkıntı vardı. "
5 " Korktu. Gidip de varamamaktan değil, varıp da dönüş yollarını kaybetmekten değil, dönüp de geride bıraktıklarını yerlerinde görememekten değil; bir kendini bulmaktan, bulduğundan korkmaktan korktu. "
6 " Ateş oğlanı sofralarına yaklaştığında Cüce Cafer neşelendi.. boyundan beklenmeyecek kadar gür bir sesle haykırdı: "Gel hele sakız adalı; yak şu ateşi!"Oysa Pinhan içinden yalvarmaktaydı:"Sakın ola yaklaşma. yakma bu ateşi! "
7 " Müsterih ol, sırrını vermem ağyaraSırrın da seninle beraber karıştı toprağaBî-vefâ, bî-vefâ, bî-vefâ "