1
" Okumanın ayrılmak, içeriye çekilmek olduğunu söylememiş miydim, eminim en az bir kez söylemişimdir. Bütün evren kenarda durur, okurken. Bir kitabın sayfaları arasına daldığınızda, ötekiler, sesleri ve sözleriyle kaybolurlar. Aydınlık, ılıman, korunaklı bir diyardasınızdır; karanlık, sert, ürkütücü bir yazının harfleri gözünüzün önünden akıyor olsa bile. Ondandır, ışığı söndürüp başınızı yastığa koyduğunuzda, sizi kuşatan gerçek dünyanın yerini daha gerçek bir dünyanın alacağını bilirsiniz. Böyle okumamışsanız hiç, siz henüz yaşamamışsınız demektir. "
― Enis Batur , Kitap Evi
2
" Dünyayı yerinden oynatmak için bir dayanak noktası dileyen adam haklıydı. Bizim gibiler, çok genç yaştan başlayarak kendilerini yazının tılsımına inandıranlar, kitaplardan oluşan bir dayanak noktası yaratmıştık kendimize, ondan bir biçimde yoksun kalsak sonsuz bir boşluğa yuvarlanacak, uzayda kaybolan astronotlara dönüşecektik. Nasıl geçerdi günler, aylar, yıllar, kitapsız? İpin ucunu kaçırmaz, hastalanmaz, yanmaz mıydık? "
― Enis Batur , Kitap Evi
3
" Bugüne dek, ne yazdığım kitapların ya da onlardan birinin, ne de okuduklarımın ya da onlardan birinin insanın yaşamını değiştirebileceğine inandım. İlki için kişioğlunun kibirle alıklığı, ikincisi içinse inançla alıklığı buluşturması yeterlidir. Bir avuç kitabın başımı döndürdüğünü, bir avuç kitabın başımı başka yöne döndürdüğünü söyleyebilirim. Dönerek okuduğum, yakamı bırakmamış kitapları kıdemli dostluk ilişkilerimle bir tuttum. Bütün kitaplardan öğrendiğimi, bazılarından daha derin şeyler öğrendiğimi her vakit dile getirdim. Gene de, milyonlarca sayfayı farklı amaçlarla, en azından her durumda birbirleriyle örtüşmeyen amaçlarla katederken bulduklarımı soracak olsalar, bilemem; bildiğim, bir satırdan ötekine giderken hep aramış olduğumdur - arayışın kuşların ötmeleri kadar anlamı öteleyen, bir başka varoluş biçimine dönüşmüş bir akıntı türü olduğunu gecikmeden kavradım. Bir de, genç sayılacak bir yaşta, yazmanın ve okumanın bir 'kurtuluş' olmadığını sezmiş olmakla övünürüm: İnsanın inanmasında bir gariplik görmem, buna karşılık, inandığına inanıyorsa, işte o açmazdan çıkışın yolu yoktur. "
― Enis Batur , Kitap Evi
4
" Kitap mecnûnu bir tür evrensel âdemdir; hangi ırktan, budundan, dinden, inanıştan, yeryüzünün hangi köşesinden olursa olsun standart tepkileri vardır, huyları birbirine benzer onların, davranış mekanizmalarını belirleyen neredeyse organik bünyelerinden tıpatıp aynı kararlar çıkar. Farklı hareket etmeyi düşlemeye bayılırlar ya, bunu hayata geçirdiklerine rastlanmaz. Dilini hiç tanımadıkları, alfabesini sökemedikleri ülkelere gittiklerinde bile kitabevlerine girmeden, vitrinlerini uzun uzun incelemeden yapamazlar örneğin. Gece yürüyüşlerine çıktıklarında, ışığı yanan bir pencerede, duvarı kaplamış bir kütüphane görür görmez durur, bakar, sonra da imgelemlerinin bir kenarında içeride yaşayanın, yüzünü olsun tanımadıkları birinin hikâyesini kurmaya koyulurlar. Pencere zemin kattaysa düpedüz mütecaviz kesilir, sırtlarından kitapları teşhis etme alışkanlığının sağladığı beceriyle kütüphanenin gen haritasını çıkarmaya çalışırlar. Konuk çağrıldıkları evlerde, evsahibinin kütüphanesi salona kurulmamışsa, terbiye sınırlarını zorladıklarını bile göre, mahrem alana geçmenin bir yolunu bulurlar. Gerçek kitap tutkununun merakına ket vurma, önünde açılan küçük evrenin ortasına dalma isteğini erteleme olanağı yoktur. "
― Enis Batur , Kitap Evi