28
" All things considered, it had been his home, and the set of kindly, well-meaning, gentle-mannered people driven to death or exile for the sole crime of their existing, was the set to which he too belonged. His dark youthful broodings, the romantic—and let me add, somewhat artificial—passion for his mother’s land, could not, I am sure, exclude real affection for the country where he had been born and bred. "
― Vladimir Nabokov , The Real Life of Sebastian Knight
31
" I cannot help feeling there is something essentially wrong about love. Friends may quarrel or drift apart, close relations too, but there is not this pang, this pathos, this fatality which clings to love. Friendship never has that doomed look. Why, what is the matter? I have not stopped loving you, but because I cannot go on kissing your dim dear face, we must part, we must part. Why is it so? What is this mysterious exclusiveness? One may have a thousand friends, but only one love-mate. Harems have nothing to do with this matter: I am speaking of dance, not gymnastics. Or can one imagine a tremendous Turk loving every one of his four hundred wives as I love you? For if I say ‘two’ I have started to count and there is no end to it. There is only one real number: One. And love, apparently, is the best exponent of this singularity. "
― Vladimir Nabokov , The Real Life of Sebastian Knight
36
" Evet, haklıydım, bahar ve yaz Cambridge'de de hemen hemen her sene görülen olaylardandı (o anlaşılmaz "hemen hemen" pek hoşuma gitmemişti). Evet, Sebastian Cam deresinin üzerinde bir kik'e uzanıp uyuklamaktan oldukça hoşlanırdı. Ama en çok sevdiği şey alacakaranlıkta kırları çevreleyen kimi yollar boyunca bisikletle gezinmekti. Orada bir çitin üzerinde oturur, akşamın solgun göğünde sombalığı pembesi tül gibi bulutların donuk bakır rengine dönmelerini seyrederken aklından birçok şeyler geçirirdi. Ne gibi şeyler? Bir gün kırda peşine düşüp laf attığı, öpüştükten sonra bir daha hiç görmediği, ipeksi saçları hala örgülü duran o Cockney kızı mı? Belli bir bulutun biçimini mi? Rusya'nın kara köknar ormanlarından birinin ardındaki puslu günbatımını mı (ah, böyle bir anıyı tazelemesi için neler vermezdim!)? Otlarla yıldızların gizli anlamlarını mı? Sessizliğin bilinmeyen dilini mi? Bir çiğ damlasının korkunç ağırlığını mı? Hepsinin kendi başına anlamı olan -neydi anlamları peki?- milyonlarca milyonlarca çakıltaşından birinin insanın içini burkan güzelliğini mi? Alacakaranlıkta insandan gitgide uzaklaşan ve hiçbir zaman gerektiğince tanıyamadığımız Tanrı'nın dünyasına sığmayan o eski mi eski "sen kimsin" sorusunu mu? Belki de o çitin üzerinden otururken Sebastian'ın aklından geçenlerin sözcüklerle hayallerin, bölük pörçük hayallerle yetersiz sözcüklerin karmaşası olduğunu, bunun da yaşamının tek gerçeği, biricik gerçeği olduğunu ve yakında aşacağı bu hortlaksı savaş alanının çok ötesinde kaderinin kendisini beklediğini bildiğini söylersem gerçeğe daha çok yaklaşmış oluruz. "
― Vladimir Nabokov , The Real Life of Sebastian Knight
38
" Thus — I am Sebastian Knight. I feel as if I were impersonating him on a lighted stage, with the people he knew coming and going — the dim figures of the few friends he had, the scholar, the poet, the painter, — smoothly and noiselessly paying their graceful tribute […]. And then the masquerade draws to a close. The bald little prompter shuts his book, as the light fades gently. The end, the end. They all go back to their everyday life (and Clare goes back to her grave) — but the hero remains, for, try as I may, I cannot get out of my part: Sebastian’s mask clings to my face, the likeness will not be washed off. I am Sebastian, or Sebastian is I, or perhaps we both are someone whom neither of us knows. "
― Vladimir Nabokov , The Real Life of Sebastian Knight
40
" Посъветван да пише като господин Всеки, той щеше да пише като господин Никой. Аз дори не мога да имитирам неговия стил. Защото стилът на прозата му беше стилът на мисленето му, а то представляваше блестяща поредица от паузи; човек обаче не може да имитира пауза, тъй като ще трябва първо да я запълни по един ли друг начин, с което всъщност ще я заличи. Но в книгите на Себастиан, когато открия детайл от дадено настроение или впечатление, който веднага ме кара да си спомня, да речем, определен ефект на светлината в закътано място, който и двамата сме забелязали, без да сме го споделяли, тогава усещам, макар върховете на таланта му да си остават недостижими за мен, че и двамата притежаваме някакво психологическо родство, което ми могло да ми помогне. "
― Vladimir Nabokov , The Real Life of Sebastian Knight