Home > Work > Yere Düşen Dualar
1 " Üzüm ile çekirdeği arasında ezelî bir anlaşmazlık vardır. Üzümün beyaz eti, dünyanın bir günlük bir yer olduğunu öğütler; çekirdeğiyse toprağın sonsuzluğunu. "
― Sema Kaygusuz , Yere Düşen Dualar
2 " ne yakışıksızca yarı kör saymak kendini, zihninin hiç kullanılmamış atlasını başkasının asitli merhametiyle kevgire çevirmek!.. en çok özgüvensizliğine katlanamıyorum senin. "
3 " gåtan bakom nöjet att läsa, som jag varit oförmögen att lösa, fick sin förklaring till slut. Människorna kunde bara läsa böcker som uppenbarade vad de redan visste. Eftersom de inte visste exakt vad de visste, måste de läsa. De böcker som de inte läste (eller inte kunde läsa) var dem de inte brydde sig om att skriva eller inte kunde skriva. "
4 " Sjukdomen är det enda tillstånd där det flummiga väsen vi kallar själ inte är till någon hjälp. Det är sjukdomen som får oss att förstå att livet leder mot döden. När vi blir sjuka är vi för svaga för att skydda vårt yttre. Då är den ståtliga kropp vi begåvats med en illusion. Ändå gör vi allt vi kan för att rädda den. "
5 " När du sa att du ville ha mig gjorde du mig till din slav. För en kvinna måste ju underkasta sig den som förhärligar henne. Hon måste skänka sina ögon, sitt hår och sin hud till den som prisar dem. "
6 " Ne zaman bir yudum şarap içsem ağzımı saran o ilk düşüncede beliriyor, üzüm. Adadaki bütün üzümleri tümleyen bir tanrı-üzümdür bu. Tozlu asma yapraklarının arasındaki salkımlara sıkış tepiş tutunmuş milyonca taneyi imleyen kusursuz bir idea. Yumurta biçimli, eti beyaz, buğulu kabuğu yakut, çekirdekleri çift sayılı; iki gözlü, çok dillidir. Her dilde dokunaklı bir geçmiş anlatabilir. Tozanlarla döllenmekle başlayan, bir yandan güneşle şekerlendikçe öbür yandan rüzgara karşı direnen, direndikçe kalınlaşan varlığı, insan eli değince iki yönlü bir ömre doğru sürüklenir. Hem bir trajedinin içindedir, hem bir şölenin. Ezilir, ayrışır, fokur fokur kabarır, kendi burukluğuna kendi bile şaşırır; kabuğunun rengiyle kanlanır biraz. Bir kıvamdan, bütün arzusunu açığa vuran başka bir kıvama zorlanır ve öldüğü halde bir türlü kurtulamaz ruhundan. Mahremi şişede, masumiyeti dışarıda kalmıştır. Hem aşağılanmış hem de tapınılmıştır. Ölülüğünü, aynı diriliğini yadsıdığı gibi yadsır. Bir üzüm şaraba döndüğünde açıklanamayacak bir gizemle insanlaşmıştır artık. "