69
" Trifon için ne yaşayan insanlar, ne çiçekler, ne akarsular ve mavi gözlü arkadaşlar bir mana ifade ederdi. Yalnız bu önüne, gözlerinin içine serilen ve üzerine arka üstü yattığı zaman büyük güverteleri, boş yelkenlileri, güneşin içinde madenleri ve boyaları uçan vapurları düşünebildiği deniz ona, ciğerlerine çektiği havanın kıymetini, açıkçası yaşamanın zevkini ve lezzetini verirdi. Ondan ötesi boş, ıssız, manasızdı. "
― Sait Faik Abasıyanık , Semaver
70
" DAh, bu insan yüzleri! Her şeyimizi bağladığımız, durmadan yanıldığımız, istediğimiz kadar bol hasletler, adilikler, iyilikler, kötülükler, delilikler, akıllılıklar, sevdalar yüklediğimiz insan yüzleri! Yanılsak da zararı yok! Bu yüze olmazsa ötekine yükleriz saydıklarımızı. Yanılmamız muayyen bir insan içindir, insanlar için değil. O halde yanılmıyor sayılırız. "
― Sait Faik Abasıyanık
73
" ..Konuş bakalım, der gibi bana baktı.
— Ey, dedim, ne diyecektim? Yoksa topal martının mı matemini tutuyorsun? Önce kafasını gösterdi:
— Kafa dediğin eskir, ihtiyarlar, ölür bile insan ölmeden, dedi. Sonra kalbini gösterdi:
— Eskimeyen, eksilmeyen şey buradadır.
Sustu. Koca adam, barut gibi adam, köyde kimsenin sevmediği, hoşlanmadığı adam:
— Ölüsünü burada bulunca ağladım, dedi. Sen hani geçen balığa gelişimizde hastalanmıştın, ben de öyle hastalandım. Balık tutmadan döndüm. Her tarafım kıyılıyordu. Eve gittim yattım. Sabahleyin ağzım zehir gibi uyandım. Dolapları karıştırdım, bir ilaç ararmış gibi. Bu tülü buldum taktım. Çengel gibi parmaklarıyla siyah bezi yakasından söktü, denize attı.
— Bu da deliliğimizin bir başka türlüsü, dedi. Deniz mi bizi böyle eder, nedir? Aç şu şişeyi. Fincanın içine rakıyı koyduk. Gözünden bir damla yaş düştü berrak, keskin kokulu suya. Göğsüne vurdu.
— Bu yürek, bizim yüreğimiz, bir tahtası eksiklerin yüreğidir, dedi. "
― Sait Faik Abasıyanık , Alemdağ'da Var Bir Yılan
79
" Bu adamın nesi var? Sizin gibi bir adam, diyemezsiniz, gören göz kılavuz istemez. Adam köpeği ile konuşuyor be birader! Halbuki biz, birçok insanın eşya ile, duvarlarla, kendi hayalleriyle, yataklarıyla, aynalarla, kiminin hatta kravatıyla; genç kızların sandıktaki çeyizleriyle, genç erkek çocukların kendi vücutlarıyla sevişip konuştuklarını işitir, biliriz. "
― Sait Faik Abasıyanık , Havada Bulut