Home > Author > Rabia Christine Brodbeck
1 " ...ben batıdan doğuya seyahat etmedim, ben bilinçsizlikten gelip varlığımın hakikatine vardım. Din değiştirmedim; saptırılmış, anlamsız bir hayattan ebedi bir zenginliğe geldim. Şimdi de karşılaştığım, içine düştüğüm bu ebedî hazinelerin ışığını yayma ihtiyacı hissediyorum. "
― Rabia Christine Brodbeck , From the Stage to the Prayer Mat: The Story of How a World-Famous Dancer Fell in Love with the Divine
2 " Bizler dünyada kaybettiğimiz anda Allah'ı kazanırız. Dünyanın kapılarının kapandığı yerde cennet kapıları açılır. Bütün peygamberler bu hikmeti kendi hayatlarıyla bize göstermişlerdir; kayıp kazancımız, hiçlik sermayemiz, fakr onurumuzdur. Yaşamak zorunda kaldıkları zorlukların zirveye ulaştığı anda Allah'u Teala nebilerini en büyük ilahi ihsanlarıyla mükafatlandırmıştır. Onların sabrı, tahammülü derecesinde yardımını, himayesini yollamıştır. Hz. Yusuf (as) kuyunun karanlığından kurtulmuş ve Mısır'ın azizi olmuştur. Hz. İbrahim (as) ateşten kurtarılmıştır., o ateş ona bir gül bahçesine dönmüş ve kendisi Allah'ın dostu, halili olma makamı ile şereflendirilmiştir. Hz. Yunus (as) balığın karnından kurtarılmıştır, Hz. İsmail (as) bıçakla kurban edilmekten kurtarılmıştır, Hz. Nuh (as) tufandan selamet bulmuş ve gemisiyle karaya oturmuştur. "
― Rabia Christine Brodbeck
3 " Haşir gününde insanlar bir araya toplandığında bazı yüzler yıldız gibi parlayacak. Melekler onlara soracaklar: "Sizi bu mertebeye yaptığınız hangi amel getirdi?" Onlar da diyecekler ki: "Dünyadayken ezan-ı şerifi duyar duymaz hemen Cenab-ı Allah'ın huzuruna girmek için abdest almaya koşardık."Bazı insanlar da yüzleri güneş gibi parlarken görülecek. Bu insanlar da "Helal kazandık helal yedik. Kazancımızın bir bölümünü fakirlere verdik. Camiye daha namaz vakti gelmeden gittik ve ezanı caminin içinde dinledik" diye cevap verecekler.Demek ki namazın mükafatının derecesi namaza hazır duruşumuz ve namaz kılmaya iştiyakımız derecesinde olacaktır. "
― Rabia Christine Brodbeck , Sonsuz Kulluk
4 " Manevi gelişmenin 'olmak' olduğunu öğrendim. Batıda, eşyaya dair bilgiye sahip olmak genellikle nihai amaç olarak görülür; hayatın bütün meselelerinin akılla halledilebileceğine inanılır. Halbuki hakikat yolunun yolcuları için nihai amaç aydınlanma ve saflaşmadır. Bu hal insanın bütününü gerektirir; olgunlaşmanın yolu, uyanma ve zamanla 'olmak'tır. Aşık, ebediyete uzanan uzun yolculukta bir seyyah olur. "
5 " Batı aklının...bir handikabı var. Çerçevenin içinde olmayı önemsiyor, dolayısıyla hakikati daraltıyor. Sistematik analiz kalıpları dışına çıkıldığında, boşluğa düşülüyor. Batı kültürü daha çok tüketime, görseliğe, gürültüye, eğlenceye, hıza ve hazza dayanmaktadır. Bu anlamda insanların aklı bombalanmış, bütünlüğü hasar görmüştür. Batı insanının üzerine çöken maddi ağırlık derinlikli düşünmesini ve ince duyarlıklar edinmesini engellemektedir. Bunun ne demek olduğunu çok iyi bilirim. Hakikate maruz kaldıkça, Hazreti Mevlana'nın şu sözü bana açıldı: 'Senin gürültün benim suskunluğumdur. "