2
" Prens Sabahattin'in adı hiç duydun mu?" diye sordu Nusret. "Her neyse. Şimdi Paris'te. O da bir Jöntürk sayılır. Bütün prensler gibi aptalın tekidir, ama bir düşüncesi var..." Eliyle odanın bir köşesindeki kitapları işaret etti. "Ya da, herkesin yaptığı gibi, başkasından aşırılmış bir düşüncesi var ki, doğru buluyorum. Demolins'e göre İngilizlerin üstünlüğünü, orada bireylerin, insanların daha özgür olmasında aramak lâzım. İşte, bizde bu yok. Bizde öyle özgür, aklını kullanan, girişken insan yok! Bizde herkes köle, herkes boyun eğmek, toplumun içinde erimek, anneyle teyzenin saçma tehditleri. Din, korku, karanlık düşünceler, ezberlenmiş şeyler... Sonunda boyun eğmekten başka bir şey öğrenmiyorlar. Kimse kendi çabasıyla, topluma karşı çıkarak yükselmiyor. Kimse kendi hesabına düşünmüyor. Düşünürse, korkuyor... Herkes olsa olsa kendi hesabına kulluk ediyor." (...) "
― Orhan Pamuk , Cevdet Bey ve Oğulları
16
" Oysa düşünüyorum ki, şehirlerde oturan zenginler, yani Avrupa'yı bilen zenginler, anlatabiliyor muyum, yani iyi zenginler inkılâpları benimsemeli. Ama onlar heyecanlı gözükmüyor. Cahil halk zaten bir şey bilmiyor. O zaman Ayşe, peki kim, kim inkılâpları ileri gösterecek? Hep biz memurlar mı, hep Trabzon'da herkesin heyecanıyla alay ettiği benim zavallı babam mı? Öğrenci yurdunda, müzikten hoşlandığı, elinde bu gülünç kutuyla dolaştığı için alay edilen ben mi? Üstelik artık memurlar da bu kaba saba zenginlere özeniyor, onlar gibi olmak istiyorlar. "
― Orhan Pamuk , Cevdet Bey ve Oğulları