Home > Work > Olağanüstü Bir Gece
1 " Once a man has found himself there is nothing in this world that he can lose. And once he has understood the humanity in himself, he will understand all human beings. "
― Stefan Zweig , Olağanüstü Bir Gece
2 " Dünyayı işler tutan şey, umut, yalnızca umuttu… "
3 " I had an irresistible desire to make a last effort to awaken your memory. "
4 " Çünkü sadece kendi kaderlerini bir gizem olarak yaşayabilenlerin gerçek anlamda yaşadıklarına inanıyorum. "
5 " Bir insan kendisini bulduktan sonra, onun bu dünyada kaybedebileceği hiçbir şey yoktur. Ve o kişi kendi içindeki insanlığı anladıktan sonra, bütün insanları anlayacaktır. "
6 " Od onog ondašnjeg čovjeka ja sam se, i to upravo zbog onog doživljaja, potpuno odvojio, promatram ga sa strane, sasvim mirno i hladno, i mogu ga opisati kao prijatelja o kojem znam mnogo i sve ono što je bitno, ali ja uopće više nisam taj čovjek. Mogao bih pričati o njemu, prekoravati ga ili ga osuđivati a da uopće ne osjetim da je on jednom bio sastavni dio mene. "
7 " İstedigimiz ve bizi mutlu eden bir hayatı mı yaşıyoruz yoksa istenilen ve çevremizdekileri mutlu eden bir hayatı mı? İnsanların takdirini kazanmak matah bir şey mi? Hata sandıklarımız gerçek birer hata mı? "
8 " … her bir ayrıntıyı sığ bellekten değil de, sadece yürekten gelebilecek bir berraklıkla görebiliyorum. "
9 " Ah, canlılığım her zaman vardı elbette, sadece yaşamaya cesaret edememiştim, kendimi boğazlamış ve kendimden gizlemiştim; fakat şimdi bütün o baskı altındaki güç patlamıştı, yaşam denen o zenginlik, o tarifsiz kuvvet bana galip gelmişti. "
10 " ...her defasında odada oturmuş camın dışındaki yağmuru seyreden biri gibi hissettim kendimi; doğrudan yakınımda olan şeylerle bile aramda camdan bir duvar vardı ve kendi irademle onu yıkacak gücü bulamıyordum. "
11 " O dönemde bazı yarı farkındalık anlarında bilincine tam varmadan içimde özlemini çektiğim şey arzulardan ziyade, arzulama arzusuydu; daha güçlü, daha bağımsız, daha tutkulu, daha doyumsuz istek duyma, daha yoğun yaşama, belki de acı çekme ihtiyacıydı. Fazlasıyla aklı başında bir yöntemle varoluşumdan bütün çelişkileri uzaklaştırmıştım ve bu çelişki yokluğu canlılığımı söndürüyordu. İsteklerimin giderek daha da azaldığını ve zayıfladığını, duygularıma bir tür donukluğun yerleştiğini görüyordum; belki de en iyisi şöyle ifade edecek olursam, bir tür ruhsal iktidarsızlık ve yaşamda tutkuyla yer alabilme yetersizliği hissettiğimi söyleyebilirim. "
12 " O an içimdeki bu donuklaşma sürecinin ne kadar ilerlemiş olduğunu birden görüverdim - Hiçbir yere tutunmadan, hiçbir yerde köklenmeden, akan suyun üzerinde kayar gibi yaşıyordum ve bu soğuklukta ölü, cesedimsi bir yan olduğunu gayet iyi biliyordum; gerçi henüz çürümenin kötü kokan soluğu hissedilmiyordu, ama umarsız bir dokunluk, acımasız, soğuk bir duygusuzluk yerleşmiş, yani bedensel anlamda gerçek ölümün ve çürümenin dışarıdan da görüldüğü aşamanın eşiğine gelmiştim. "
13 " Ben kendimi, ışığın hiçbir zaman içinde kalmadan geçip gittiği camdan bir nesne gibi hissettim. "
14 " Acı çekmek için bile yetersizdim. "
15 " Yanlız kalmaya ve kendi ateşimle kavrulmaya daha fazla dayanamayacaktım. Fakat bütün bakışlar beni yalayıp geçiyordu, kimse varlığımı hissetmek istemiyordu. "
16 " Sarılabilecekleri herhangi bir şeyin olduğu hissetmek yalnızlar için, kendi içine hapsolmuş insanlar için ne mucizevi bir şeydi. "
17 " Farklı hisseden, farklı hassasiyetlere sahip ve farkındalığı güçlenmiş başka bir insan haline geldiğimi biliyorum. Daha iyi bir insan olduğumu iddia edecek cesaretim yok elbette, ama daha mutlu bir insan olduğumu biliyorum, çünkü o buz gibi donuk hayatım için yeni bir anlam buldum, yaşamın kendisinden başka bir sözcükle açıklayamayacağım bir anlam. Ait olduğum kesimin normlarını ve kalıplarını boş bulduğum için artık ne kendimden ne de başkalarından utanıyorum. Onur, suç, günah gibi kavramlar bir anda soğuk, metalsi bir tını kazandı, bunları dehşete kapılmadan telaffuz edemiyorum artık. "
18 " Перед таким читателем я не стыжусь, потому что он не понижает меня. А тот, кто постиг всеобъемлющую связь явлений, тот не судит, и гордость чужда ему. Перед ним я не стыжусь, потому что он понимает меня. Кто однажды обрел самого себя, тот уже ничего на этом свете утратить не может. И кто однажды понял человека в себе, тот понимает всех людей. "
19 " Ben yaşamı daha önce hiç bu denli arzuyla yaşamamıştım ve şimdi biliyorum ki, kendiyle ilgili durumlarda kayıtsızlaşan herkes bir suç işleyecektir. "
20 " Hiç ama hiçbir zaman, binlerce insanla birlikte dalgalandığım, dört bir yanımdan sıcaklıkla ve sözcüklerle kucaklandığım, ama yine de bu dolgunluğun akışından kopuk olduğum şu anki kadar büyük bir paylaşma, bir insan yakınlığı ihtiyacı duymamıştım. Denizde susuzluktan ölen biri gibiydim. "