63
" Yesterday, I went to see Gladwell, who is home for a few days. A terrible blow has struck them, his young sister, so full of life, with dark eyes and hair, had fallen from a horse at Blackheath; they found her unconscious and she died five hours later, without regaining consciousness. She was seventeen years old. As soon as I heard the news, I went to see them, knowing that Gladwell was home. I left at eleven o’clock; and had a long walk to Lewisham. I crossed London from one end to the other and didn’t arrive at my destination until almost five o’clock. They had all just come back from the funeral; the whole household was in mourning. I was happy to have come, but confused, truly upset by the spectacle of a pain so great and so venerable. “Blessed are they that mourn, blessed are they that sorrow, but always rejoice, blessed are the pure in heart for they shall see God. Blessed are those that find love on their road, who are bound together by God, for to them all things will work together for their good.” I chatted for a long time, until evening, with Harry, about everything, the kingdom of God, the Bible; we chatted further, we walked up and down the station platform. Never will we forget the moments before we said goodbye. "
― Vincent van Gogh , The Letters of Vincent van Gogh
64
" Öte yandan Kee'ye duyduğum sevgi çok yeni ve çok başka şey. Kendisi farkında değil ama, bir tür hapishanede oturuyor. O da yoksul, keyfinin istediğini yapabilecek durumda değil ve her şeyden vazgeçen bir tür tevekküle bırakmış kendini... Ayrıca din adamları, dindar hanımlar, sanıyorum beni etkilediklerinden çok daha fazla etkiliyorlar onu. Ben o gibilerin elinden kurtuldum artık, çünkü numaralarını çakmayı öğrendim; ama o hala inanıyor ve de tevekkül, günah, Tanrı ve daha kimbilir nelerden kurulmuş olan sistemin boş laftan başka bir şey olmadığı ortaya çıkarsa, yıkılır.
Korkarım bir türlü anlamadığı şeylerden biri de gerçekte Tanrı'nın ne zaman, nerede var olmaya başladığı... Belki de Multatuli'Nin İmansızın Duası'nı bitirirken söylediği sözleri söylediğimiz zaman vardır Tanrı: "Ah Tanrım, Tanrı yok." Din adamlarının Tanrısı benim için bir kapı tokmağı kadar cansız. Bu durumda ate mi oluyorum şimdi? Din adamlarına sorarsan, öyle görüyorlar beni -öyle olsun- ama ben seviyorum, yaşamasaydım, başkaları da yaşamasaydı, nasıl sevgi duyardım? Ve eğer yaşıyorsak, işin içinde bir esrarlı yan var. Buna ister Tanrı de, ister insan tabiatı, ister başka bir ad ver, son derece canlı ve gerçek olduğu halde sistematik biçimde tanımlayamadığım bir şey var ki bence Tanrı O -ya da en az Tanrı kadar önemli bir şey... "
― Vincent van Gogh , The Letters of Vincent van Gogh
66
" For look: people used to think that the earth was flat. That was true, and still is today, of, say, Paris to Asniéres.
But that does not alter the fact that science demonstrates that the earth as a whole is round, something nobody nowadays disputes.
For all that, people still persist in thinking that life is flat and runs from birth to death.
But life, too, is probably round, and much greater in scope and possibilities than the hemisphere we now know. "
― Vincent van Gogh , The Letters of Vincent van Gogh
72
" Büyük sanatçıların, gerçek ustaların, başyapıtlarında bize söylemek istediklerinin gerçek anlamını kavramaya çalışmak da insanı Tanrı'ya götürür. Biri kitabında yazmış ya da söylemiş diyeceğini, öteki ise yaptığı resimde. Sonra, sırf İncil'i oku, o zaman düşünürsün işte, çok düşünürsün, her zaman düşünürsün...İyi ya, çok düşün, her zaman düşün, o zaman sen bilincine bile varmadan düşüncelerin, olağan düzeyin üstüne çıkar. Okumasını biliyoruz ya, okuyalım öyleyse! "
― Vincent van Gogh , The Letters of Vincent van Gogh
79
" Geleceğin gerçekte nasıl olaracağı yalnızca bana bağlı değil; dünya ve içinde bulunduğum durumların da katkısı olacak.
Beni ilgilendiren, doğrudan doğruya benim sorumluluğumda olan şey, içine düştüğüm durumları en iyi biçimde değerlendirebilmek ve elimden geldiğince ilerlemeye çalışmak...
Çalışan bir adam için otuz yaş, yaşamında bir istikrar döneminin tam başladığı yaştır, insan kendini genç ve enerji dolu hisseder.
Ama, aynı zamanda, yaşamın bir evresi de sona ermiştir. Bu, bazı şeylerin artık hiçbir zaman geri gelmeyeceğini düşündürdüğünden melankoliye sürüklüyor insanı. Belirli bir pişmanlık duymak da saçma bir duygusallık değil aslında. Evet, birçok şey gerçekten de otuz yaşında başlıyor, o yaşta her şeyin bitmiş olduğu da doğru değil. Ancak, yaşamın veremeyeceğini anladığı birtakım şeyleri beklememeyi öğrenmiş oluyor kişi; üstelik her geçen gün daha iyi kavrıyor ki yaşam yalnızca bir ekme dönemidir, hasat mevsimi yoktur burada. "
― Vincent van Gogh , The Letters of Vincent van Gogh