Home > Work > Anton Çehov Öyküler
1 " I don’t feel right about money. Remember, Anisim brought me new roubles and half roubles before the wedding, on St. Thomas’s Sunday? I stashed one package away then, and the rest I mixed in with my own … When my uncle Dmitri Filatych, God rest his soul, was still alive, he used to go for goods all the time, now to Moscow, now to the Crimea. He had a wife, and that same wife, while he went for goods, as I said, used to play around with other men. There were six children. So my uncle would have a drink and start laughing: ‘I just can’t sort out which are mine and which aren’t.’ An easygoing character, that is. And so now I can’t figure out which coins are real and which are false. And it seems like they’re all false.”“Ah, no, God help you!”“I’m buying a ticket at the station, I hand over three roubles, and I think to myself, maybe they’re false. And it scares me. I must be sick. "
― Anton Chekhov , Anton Çehov Öyküler
2 " Hakikat galip gelecek, ancak işin özü değişmeyecek, doğanın kanunları hep aynı kalacak. İnsanlar bugün olduğu gibi yine hastalanacak, yaşlanacak ve ölecekler. Hayatınız muazzam bir safak tarafından aydınlatılacak olsa da eninde sonunda sizi de bir tabutun içine çivileyip çukurun içine atacaklar "
3 " Acı, acı içindeki canlı düşüncedir. Bu düşünceyi değiştirmek için irade gücü göster, onu silkip at, şikayet etmeyi bırak; acı kaybolup gidecektir. Bir bilgin ya da sadece düşünen, kafası çalışan bir kimse, diğerlerinden tam da acıyı küçümsemesiyle ayrılır. Bu kişi her zaman halinden memnundur ve hiçbir şeye şaşırmaz. "
4 " Akıl, hayvanlar ve insanlar arasında keskin bir sınır çizer, insandaki ilahi yöne ışık tutar, hatta bir dereceye kadar gerçekte var olmayan ölümsüzlüğün yerini tutar. Buradan yola çıkarak şunu söyleyebilirim ki akıl, elimizde olan yegâne zevk kaynağıdır. Etrafımızda akla dair hiçbir şey görmüyor, duymuyoruz, bu da zevkten mahrum olduğumuz anlamına geliyor. Gerçi elimizin altında kitaplar var, ama canlı bir sohbetin, karşılıklı ilişkinin yerini tutmuyor. Çok da doğru olmayan bir kıyaslama yapmama müsaade edecek olursanız, bence kitaplar notaya, sohbet ise şarkı söylemeye benziyor. "
5 " Sıradan bir insan iyiyi ya da kötüyü dışarıdan, yani bir atlı arabadan ya da bir çalışma odasından bekler. Düşünen bir insan ise kendinde bulur. "
6 " Hayatın yükü altında ezilebilir, ondan nefret edebilirsiniz, ama onu küçümseyemezsiniz. "
7 " Eğer ölüm herkes için olağan ve meşru bir sondan ibaretse insanların ölmelerine engel olmak niye? Bir tüccarın ya da memurun fazladan beş, on yıl yaşamasının kime ne faydası var? Tıbbın gayesi, ilaçların acıları hafifletmesi olarak görürseniz kaçınılmaz olarak ortaya şu soru çıkar: Acıları hafifletmenin amacı nedir? İlk olarak, acıların insanı kusursuzluğa götürdüğü söylenir. İkinci olarak ise, eğer insanoğlu acılarını haplarla ve damlalarla hafifletebileceğini öğrenirse, bugüne kadar onları hem her türlü kötülükten koruyan hem de onlara mutluluk bahşeden dini ve felsefeyi tümüyle terk edebilir. Ölüm döşeğindeki Puşkin korkunç acılara maruz kalmış, zavallı Heine birkaç yıl felçli yaşamıştı. Peki acı çekmedikleri takdirde bir amip gibi bomboş ve anlamsız bir yaşam sürdürecek olan falanca Andrey Yefimıç ya da Matryona Savişna'nın hasta olmasına engel olmak niye? "
8 " Resmi görevleri ya da işleri itibarıyla başkalarının acılarıyla ilgilenmek zorunda olan hakimler, polisler ve doktorlar zaman içerisinde bu duruma alıştıkları ve bir o kadar hissizleştikleri için çok isteseler de muhataplarına resmiyet sınırlarının dışında davranamazlar. Bu bakımdan onların, arka avlularda koyunları ve danaları kesip de akan kanın farkına varmayan köylülerden hiç farkları yoktur. "