Home > Work > Aptallık Üzerine
1 " Fai bene quanto puoi e male quanto devi, sempre consapevole del margine d’errore del tuo fare "
― Robert Musil , Aptallık Üzerine
2 " daß in einem ehedem sehr bekannten psychiatrischen Lehrbuch die Frage: »Was ist Gerechtigkeit?« und die Antwort darauf: »daß der andere bestraft wird!« als ein Fall von Imbezillität angeführt werden, wogegen sie heute die Grundlage einer viel erörterten Rechtsauffassung bilden. "
3 " Psychologisch wird das, was sich beim Eintreten einer Panik abspielt, als ein Aussetzen der Intelligenz, und überhaupt der höheren geistigen Artung, angesehen, an deren Stelle älteres seelisches Getriebe zum Vorschein kommt; aber es darf wohl hinzugefügt werden, daß mit der Lähmung und Abschnürung des Verstandes in solchen Fällen nicht sowohl ein Hinabsinken zum instinktiven Handeln vor sich geht als vielmehr eines, das durch diesen Bereich hindurch bis zu einem Instinkt der letzten Not und einer letzten Notform des Handelns führt. Diese Handlungsweise hat die Form völliger Verwirrung, sie ist planlos und scheinbar von der Vernunft wie von jedem rettenden Instinkt verlassen; aber ihr unbewußter Plan ist der, die Qualität der Handlungen durch deren Zahl zu ersetzen, und ihre nicht geringe List beruht auf der Wahrscheinlichkeit, daß sich unter hundert blinden Versuchen, die Nieten sind, auch ein Treffer findet. "
4 " Gelegentlich sind wir alle dumm; wir müssen gelegentlich auch blind oder halbblind handeln oder die Weilt stünde still... "
5 " Zeki olduğunu göstermenin neden aptallık olarak algılandığı sorgulanırsa, akıllara gelecek ilk karşılık atalarımızdan kalma eşyaların tozunu taşır gibidir; çünkü bu karşılığa göre, zeki değilmiş gibi görünmek temkinli davranmaktır. Günümüzde ilk bakışta artık anlaşılması mümkün olmayan ve derinlemesine kuşku içeren bu temkinli davranış, muhtemelen zayıf insan için akıllı görünmemenin gerçekten de daha akıllıca olduğu dönemlerdeki koşullardan kaynaklanır; zira zayıf kişinin zekası, güçlü insanın hayatını tehlikeye atabilir! Aptallıksa teskin edicidir, güvensizliği yatıştırır; günümüzün deyimiyle “silahsızlandırır.” Bu tarz eski kurnazlığın ve ustalıklı aptallığın izlerine bağımlı ilişkilerde hala rastlanabilir, zira birinin bir başkasına bağımlı olduğu bu tür ilişkiler içinde güçler öyle orantısız paylaştırılır ki zayıf kişi kurtuluşunu olduğundan daha aptalca davranmakta arar: Bu izler kendini, örneğin, köylünün sözümona kurnazlığında, hizmetçinin mürekkep yalamış efendilerini idare etmesinde, askerin üstüyle, öğrencinin öğretmeniyle ve çocuğun ebeveyniyle ilişkisinde gösterir. Zayıf kişinin bir şeyi becerememesi, o şeyi yapmak istememesinden daha az sinirlendirir gücü elinde bulunduran kişiyi. Aptallık güçlü insanı çaresizliğe sürükler, diğer bir deyişle tam olarak bir zayıflık hali ne ise, ona! ...Fakat aptallık aynı zamanda kızgınlık yaratabilir ve her durumda yatıştırıcı olmaz. Kısaca söylemek gerekirse, aptallık genellikle sabırsızlığa yol açar, bazı istisnai durumlarda zalimliği de körükler ve bu zalimliğin hastalıklı ve tiksinti uyandıran aşırılıkları, ki bunlar kabaca sadizm olarak nitelendirilir, aptal insanları çoğunlukla mağdur rolünde gösterir. Şurası açık ki bu durum, aptal insanların zalim insanların kucağına nispeten daha kolay düşmeleri yüzünden ortaya çıkar, fakat bunun aynı zamanda her açıdan hissedilen bir direnç yoksunluğuyla da bağlantısı varmış gibi görünür, ki bu direnç yoksunluğu, kan kokusunun avlanma şehvetini uyandırmasına benzer şekilde, hayal gücünü vahşileştirir: Bu, aptal insanı neredeyse sırf limit duygusu tamamen yitirildiği için zalimliğin aşırıya kaçtığı ıssız bir yere doğru çeker. Acı çektirende görülen bir acı çekme türüdür bu, acı çektirenin vahşetinde saklı bir zayıflıktır ve rencide olmuş duygudaşlığın öfkesine tanıdığımız öncelik her ne kadar bunu fark etmemize nadiren müsade etse de, zalimlik de aşk gibi birbiriyle uyumlu iki insanın varlığına ihtiyaç duyar. "
6 " Είναι λάθος να θεωρήσουμε απλώς τη βλακεία ως τον μειωμένο βαθμό διάνοιας και ότι βλάκας είναι εκείνος που δεν προκόβει στη ζωή του, από τη στιγμή που ολοφάνερα είμαστε τίγκα στους προκομένους βλάκες. "