Home > Work > AEDEN: Bir Dünya Hikayesi
1 " Mükemmelliği tetikleyen şey eksiklik duygusudur. Bu duygu, senin en büyük engelleyicin ya da kendi potansiyelini doldurmakta en büyük gücün olabilir Numi. Sürekli neden eksik olduğuna takılıp kendini yargılamaya geçersen seni engeller, ama bu eksiklik hissinin seni mükemmelliğine taşıyan bir motivasyon olduğunu anlarsan, çabaya geçersen kendi potansiyeline dolarsın. Kendini eksik hisseden biri mükemmelliğe, kendini tam hisseden birinden daha yakındır. "
― Azra Kohen , AEDEN: Bir Dünya Hikayesi
2 " Hayat bizi zorladığında aslında gelişime çağırıyordur. Tekamülümüz için fırsat veriyordur. Evrende hata yoktur Sonje. Vermemiz gereken tepkileri erdemli bir şekilde verebilecek kadar gelişip gelişmediğimizin ölçümünü yapar her kriz. Hata olarak algıladığımız şey,algımızdaki zayıflıktır,büyük resmi görememekten, kendi küçüklüğümüzden kaynaklanır tüm endişe ve korkularımız. Deneyime hakkını vermeyenlerin karmaşasıdır. Aeden'deki tüm kültürler için geçerli olan her efsaneyi düşün Sonje, deneyimi analiz eden biri için hata sadece fırsattır, bir hatayı düzeltebilecek güçte olmanın fırsatı. Kızmak, kurban gibi hissedip pes etmek ya da karşısındakini suçlamak yerine sakince analiz etmek zorundasın. Bir şeyi neden istediğini, neden istemediğini ve ne istediğini, yani seçimlerini analiz edebildiğin kadar varoluşu anlayacaksın. "
3 " Yolcunun kararlılığı değil miydi varılacak yerin değeri? "
4 " Etrafında gördüğün her kişinin, değişik hayatlara doğmuş, değişik deneyimlerden geçmiş ve bu deneyimler sonucunda bugünkü kimliklerine bürünmüş aynı enerji zerresi olduğunu düşün. Yani bu evrende aslında bir tek sen varsın ve geri kalan her şey senin kombinasyonların, değişik deneyimlere doğmuş ve bu deneyimlerdeki duygular tarafından şekillendirilmiş kombinasyonların. Başkasını yargıladığında, aslında kendini yargılıyorsun. Yargılamak insanlığın en büyük duvarı, anlamak ve kabullenmekse tek ilacı. "
5 " Deneyimlediğim kadarıyla, insanın en belirgin özelliği, adaptasyonu. Bu özellik sizin hem gücünüz hem de zaafınız. Adaptasyonunuz sayesinde birçok durumda ayakta kalabiliyorsunuz ama yine adaptasyonunuz sayesinde düzeltmeniz gereken birçok yanlışın içinde de rahatlıkla yaşayabiliyorsunuz. Yanlışlığını fark etmenize rağmen adapte olma haliniz, o yanlışı düzeltmek adına sırası gelen değişikliğe karşı direnç göstermenize yol açabiliyor. Alışkanlıklarınız, engelleriniz haline gelebiliyor. Bu direnci kırdığınız anda, bir sınraki evreye adapte olabilmeniz evrende bedenlenen birçok Çi deneyiminden daha hızlı. Kısacası eğer kendinizle mücadele edip kendinize izin verirseniz çok hızlı evrimleşiyorsunuz. "
6 " Varoluşun ana fikri,deneyimlemektir,her şeyi bilmek değil. Bilgi ancak deneyimlediklerini analiz etme yetisi geliştirdiğinde ve diğer deneyimleyenleri yargılamayı kestiğinde işe yarar kıvama gelir. Çünkü önemli olan bilmek değil anlamaktır. Gerçekten anladığında asla yargılamazsın. Yargılamak varoluşa aykırıdır. Her varlığın mutlak bir TEK'ten geldiği bir mekanizmada yargılamak en büyük saygısızlıktır. Kısacası varlık aslında her şeyi bilerek bedenlenir ama amaç daha fazlasını anlayabilmek olduğundan doğumla birlikte bilinci geçmişte biriktirdiği bilgilere kapatılır. Çünkü önemli olan geçmişte anladıklarının özüne ne kadar işlediğini ölçebilmektir. Bilginin davranışa dönüşüp dönüşmediğini ölçer hayat. Varlığın yaşayacağı her kriz, yaşamı ne kadar anladığını ölçmek için özenle tasarlanır ve yaşanılan zorluk ne olursa olsun seçimleri daima yaşamın yanında olanlar varoluşun katmanlarında ilerlemeye hak kazanırlar. Yaşamın yanında olmak, anlamakla başlar, anlamaksa yadırgamamakla. Sonuca varmak için acele edenler hep kestirmeden gidip mutlak sonuç ararlar ama böylesine zengin anlamlarla var edilmiş evren mekanizmasında son ve sonuç aslında yoktur, değişim, dönüşüm vardır. Her son bir başlangıç, her sonuçsa varılan Tek'ten yeni bir anlama yolculuktur. Ama ne demek istediğimi anlamak için önce varoluş yolculuğunu fark etmelisin. "
7 " Hep yanımda, tenim gibi... bambaşka olsa da, hissi hep kendim gibi. "
8 " Aeden in en cok düşünceden düşünceye atlayan ırkıydı insanlar. Bir konuyu tamamlamadan meraklarının sürüklediği diğer konulara sürüklenme eğilimindeydiler.Bu, insanın zihninin daha hızlı gelişmesine neden olan bir özellikken aynı zamanda diğer ırklarca ''insan önyargısı'' diye bilinen zayıflığının da temeliydi. Hızlı düşünme ancak kalıplar oluşturarak mümkün olabiliyordu. Ve her kalıp bir önyargıya dönüşebiliyordu. Hızlıca karar vermeye çalışırken kendi önyargı hapishanesinde kalabiliyordu insanlar. "
9 " İnsan organizması sorması gereken sorular yerine hep karşısındakinin duymasını istediği cevapların sorularına odaklanmaya eğilimli. "