Home > Author > Yaşar Kemal >

" Bütün şehir, çoluk çocuk, genç yaşlı kayalıkların altına toplanmıştı. Kayalıkların üstüne dizilmiş ustalar eski türkülerini, ağıtlarını, destanlarını her dilden çaldılar söylediler. Gün Süphan dağının dibine inerken düzlükte büyük ateşler yaktılar. Ortalık gür yalımlarla gün gibi ışıdı. Kürtler, Ermeniler, Süryaniler, Yezidiler, Asuriler, Museviler, yetmiş iki millet ateş öbeklerinin yöresinde gövende durdular, ulu yalımların yöresinde hem söyleyerek, hem çalarak kadim oyunlarını oynadılar. Gün ışıdı, göl binbir mavisini dünyaya dağıtmaya başladı. Kalabalık gölün kıyısına yürüdü, kıyıya dizildiler, el kavuşturup orada konuşmadan, çıt çıkarmadan gözlerini gölün sularına dikip bir zaman öyle kaldılar. Sonra şehirden bir kaynaşma sesi gelir gibi oldu. Bir süre sonra o da bitti. "Şehir birden ölüverdi. Ben surların dibinde, kayalıkların üstünde donmuş kalmıştım. Bu şehir Adem babamızdan bu yana var olmuş, yakılmış, yıkılmıştır ama hiç böylesine bomboş kalmamıştır. Böylesine bomboş kalmış bir şehir yakılıp yıkılmış, yerle bir edilmiş bir şehirden bin kere daha yürek paralayıcıdır. "

Yaşar Kemal , Karıncanın Su İçtiği (Bir Ada Hikayesi, #2)


Image for Quotes

Yaşar Kemal quote : Bütün şehir, çoluk çocuk, genç yaşlı kayalıkların altına toplanmıştı. Kayalıkların üstüne dizilmiş ustalar eski türkülerini, ağıtlarını, destanlarını her dilden çaldılar söylediler. Gün Süphan dağının dibine inerken düzlükte büyük ateşler yaktılar. Ortalık gür yalımlarla gün gibi ışıdı. Kürtler, Ermeniler, Süryaniler, Yezidiler, Asuriler, Museviler, yetmiş iki millet ateş öbeklerinin yöresinde gövende durdular, ulu yalımların yöresinde hem söyleyerek, hem çalarak kadim oyunlarını oynadılar. Gün ışıdı, göl binbir mavisini dünyaya dağıtmaya başladı. Kalabalık gölün kıyısına yürüdü, kıyıya dizildiler, el kavuşturup orada konuşmadan, çıt çıkarmadan gözlerini gölün sularına dikip bir zaman öyle kaldılar. Sonra şehirden bir kaynaşma sesi gelir gibi oldu. Bir süre sonra o da bitti.