13
" Neruda ne iyi diyor: 'Yalnız Kedi, baştan beri kusursuz biçimdeydi' diye. Yere düşen bir gazete, yeni ütülenmiş bir çamaşır, yeni alınan bir eşya, hep Kedi içindir. Evin en rahat, en yüksek, en alımlı köşesini bulur ve kendine ayırır. Kedi, evi sever. O yüzden denizi bile aşıp bulur evini de sahibini pek aramaz. Sahipsizdir. Yemek vererek gönlünü kazanamazsınız. Sizi o seçer, görmeyince de unutur. Bir daha gördüğünde, aradan hiç zaman geçmemiş gibi sürdürür ilişkiyi. (...) Kedi, kendi varoluşunun başlı başına bir mutluluk kaynağı olduğu inancındadır, ödün vermez. Nankör sayılması bu yüzdendir sanırım. Almaktan çok paylaşmayı sevenlerin hayvanıdır Kedi. Uyudu mu kinini de unutur... "
― Tomris Uyar
16
" ‘Halk masallarının kişileri, belli bir tarih anında, belli bir yerde yaşamış olan bir topluluğun belli fertleri değil de bir padişah, bir tüccar, bir kocakarı gibi yersiz, adsız kişilerdir’ diyor, Pertev Naili Boratav.
Ben bu yersiz ve adsız kişileri, masalın belirlediği serüvenin ormanından, kan, post ve buğu tüten yoldan çekip çağımıza, günümüze getirmek istedim. Dolayısıyla onları birey olarak işledim, yani öykü kişileri olarak. Geçen sürede özellikle kadınlar, eski masallarda önlerine değer diye sürülen ‘şehzade ile evlenmek’, ‘zengin olmak’, ‘sınıf atlamak’ gibi özlemleri çoktan bir yana itmişlerdi. Bazı mitik öğelerse çağlar boyunca değişmeden kalmıştı.”
sayfa 7 "
― Tomris Uyar , Gecegezen Kızlar
18
" Zagor, dünyanın en suratsız, en çirkin, en huysuz, en çığırtkan kedisidir. Bacakları uzun ve ahşaptır; kulakları, tilki kulağına benzer, kamçı kuyruktur. Tüyleriyle, kıl fırçaları andırır. Üstünde eşine rastlanmayacak çirkinlikte bir desen vardır: ak üstüne boz lekeler ama en kötüsünden ve en yanlış yerlerde. Kendi kendine homurdanır, yemek verilmedi mi konuşur da durur, ayağınızı ısırır: ‘Dikkat: uzun kedi!’
Bizim eve zorla girdiğinde de ihtiyardı sanırım. Adını mahallenin çocukları takmış; kendisi de istedi mi, işine yaradı mı, tanıyor adını. Gelişleri, Kırlent’le aynı günlere rastlar.
Kırlent; Marilyn Monroe, Süslü Şefika, Jane Avril karışımı bir dişidir. Bütün gün yalanma ve işve üstüne. Alacalı rengi, kısacık bacaklarında düşük jartiyeri andıran siyah lekeleriyle, süet burnu, ıslak diliyle gözalıcı güzellikte. Üstelik halk-tipi: bodur, geniş kalçalı, zekası kıt. Dünya yaratılırken artan kedi tüylerinden örülme bir kırlent, bir köşe yastığı; bütün kedilerden yapılma bir yumuşaklık. O kadar güzel ki, kimse çok sevemiyor, sevdiğini açıkça söyleyemiyor. Kırlent, sebze sevseydi, börülce severdi; yazar olsaydı, Colette olurdu.
Oysa Zagor, ancak Kont Mazoch olabilir. Yemeklerden de yalnızca sığır kemiği çorbasını andırıyor. Köpüğü boyuna alınması gereken iri bir sığır kemiğini. Zagor’un hoşnut olduğu görülmüş şey değildir. Okşanmak istiyorsa, okşamak zorundasınızdır, o kadar. Ama korkunç zekasıyla vazgeçilmez bir beladır. "
― Tomris Uyar , Gündökümü: Bir Uyumsuzun Notları 1