Home > Author > Franz Boas
1 " Tür"ün etkisinde kalan bizler tektipleştirme eğilimi içerisinde oluruz. Her ülkenin belirli bir türe ev sahipliği yaptığı zihnimizde oluşan bir algıdır; aslında türün özellikleri çoğunlukla vücut yapılarıyla ortaya çıkar. Fakat bu, kalıtımsal oluşum ve değişkenlik aralığı bakımından bizim için hiçbir şey ifade etmez. "Tür" gündelik deneyimlerimiz ile şekillenen öznel bir olgudur.Ayrıca şunu unutmamalıyız ki "tür" oldukça soyut bir kavramdır. Kişisel özelliklerin ayırt edici yönleri - toplum içerisinde bu özelliklerin hepsine sahip özgün bir bireyin olduğunu düşünmemize sebep olmasına rağmen- aynı kişide toplu olarak nadiren görülür. "
― Franz Boas , Anthropology and Modern Life
2 " Beşerî geleneklere baktığımızda daimi evliliklerin, esasen iki bireyin arasındaki kalıcı cinsel aşka dayanmadığını, onun yerine iktisadî kaygılarla düzenlendiğini görürüz. Resmî evlilik, mülkiyetin aktarılmasıyla ilgili bir meseledir. "
3 " Dil birliği oluşturulmasına fırsat tanınan bir grup için genellikle hissedilen şey, küçük yapay siyasî engellerin alaşağı edilmesine yönelik bir sempati duygusudur. (...)Fakat bu engeller aşıldığında ve gerçeklik ile hiçbir şekilde örtüşmeyen farazî ırklar ya da sözde millî birimler inşa edildiğinde, büyük çaba gösterdiğimiz özgür aklın gelişimi, tutkuyla arzulanan iktidarın elde edilmesi için bir mazerete dönüşür. Örneğin Pan-Latin Birliği'ni kurma hayali, Germen dillerini konuşan tüm grupları bir araya getirmeyi arzulayan Pan-Germenizm akımı, Pan-Slavizm ajitasyonu, Pan-Amerikan düşüncesi -bunların tümü iktidar arzusunu beslemektedir. Filolojik araştırmalara göre, farazî bir ortak kültür ve ırksal kökenin dil temelli bir ilişkiye dayandığı varsayılır ama bunun çağdaş kültürle bir alâkası yoktur. Bu tür durumların tamamında milliyetçi düşünce hedefinden sapmış, emperyalist arzu baskın gelmiştir. "
4 " Bir ulusun siyasî çıkarlarına ve siyasî iktidarına sadakat göstermenin ulvî bir görev olduğu gençlere öğretilmekte ve bu tür davranışlar ince ince beyinlerine kazınmaktadır, böylece diğer tüm uluslara karşı beslenen rekabet ve düşmanlık duygusu ebedîleştirilmektedir.(...)Gençlerin zihninde güçlü bir millî irade oluşturmaya çalışırsak; millî ülküler yerine saldırgan milliyetçiliği teşvik edersek, yayılmacılığı destekleyerek savaş yanlısı bir tutum sergilersek ve millî çıkarların insanî menfaatlerin üzerinde olduğunu öğretirsek, insanoğlu hastalıklı bir zihniyete hapsolur. "
5 " Hayvan yetiştiricilerinin deneyimleri bize göstermekte ki, çoğunlukla saf ırklar çiftleştirilse dahi, genellikle kendi aralarında önemli bir oranda farklılık olmaya devam etmektedir. Ama bu tür büyük değişimlerin saf insan ırkında nasıl geliştiğini ortaya koyabilecek delillerimiz bulunmamaktadır ve gelecekte de tatmin edici kanıtların öne sürülmesi muhtemel değildir, çünkü saf ırk diye bir şey yoktur. "
6 " İlkel ve soyutlanmış kabileler bize stabil görünürler; çünkü rahat ve müdahale edilmeyen koşullarda değişim oldukça yavaştır. "
7 " Atalarımızın ideallerine körü körüne bağlılık göstermeyi reddettiğimiz takdirde, geçmişin bir kenara atılabileceğine ve salt yeni bir entelektüel temel yaratılabileceğine ya da bunun bizim için arzu edilir bir şey olacağına inanmıyorum.(...)Bizim neslimiz ne yaparsa yapsın, belirli bir zaman içerisinde eski düşüncelere dönecektir; bu düşünceler haleflerimizin zihnindeki zincirlere eklenecektir; gelecek yeni neslin bizim yaptığımız kösteklerden kurtulması için ayrı bir çaba göstermesi gerekecektir. Bu süreci kabul etmemiz hâlinde vazifemizin yalnızca geleneksel önyargılarımızdan kurtulmak değil, aynı zamanda geçmişteki doğru ve kullanışlı görülen şeyleri araştırmak olduğunu anlarız. "
8 " Kültür, büyük ölçüde, insanların iç yaşantısıyla alâkası olmayan dış etkenli hadiseler ile belirlenir. "
9 " Kültürel ve fiziksel görünümdeki farklılıklar, ırksal nefreti içgüdüsel olarak akla uygun kılan bir düşmanlığa yol açar. "
10 " Öjenistler, üreme meselesine akılcı bir bakış açısıyla yaklaşırlar ve konuyu buna göre ele alırlar. Varsaydıkları şey şudur: İnsanın ideal gelişimi, insan yaşantısının tamamen akılcılaşmasıyla mümkündür.(...)Dolayısıyla gündelik alışkanlıklarımız ile birlikte dinî ve siyasî yaşantının, sürekli olarak, bize gösterdiği şey şudur: Eylemlerimiz, duygusal tercihlerimizin bir neticesidir; bunlar, sahip olduğumuz akla uygun bilgi üzerinde etkilidir ve akıl tarafından belirlenemezler; yani yaptığımız eylemler, akıl tarafından meşrulaştırılamaz, onun yerine, bu eylemler akıl vasıtasıyla dikte edilir.Bu yüzden insanî tutkuların akılcı olarak kontrol edilmesi pek mümkün değildir. Fazla önem arz etmeyen bir durum geçiştirilerek sıradanlaşsa bile meselenin yayılarak iç dünyamızda derin bir etki yaratmasına sebep olabilir. "
11 " The passion for seeking the truth for truth's sake...can be kept alive only if we continue to seek the truth for truth's sake. "
― Franz Boas ,
12 " It would seem that mythological worlds have been built up only to be shattered again, and that new worlds were built from the fragments. "
― Franz Boas
13 " I believe the present state of our knowledge justifies us in saying that, while individuals differ, biological differences are small. There is no reason to believe that one race is by nature so much more intelligent, endowed with great will power, or emotionally more stable than another that the difference would materially influence its culture. "
― Franz Boas , Race, Language, and Culture