Home > Author > Halil İnalcık
1 " Fetih üzerine tebrike gelen ulemâya Fâtih şöyle hitap etti: Kostantiniyye'yi "kendü kılıcımla alıb-dururın kimesnenüzden himmet ve 'inâyet olmamıştır. "
― Halil İnalcık , İki Karanın Sultanı İki Denizin Hakanı Kayser-i Rum - Fatih Sultan Mehemmed Han
2 " (Osmanlı Beyliği'nin kuruluş döneminden bahsediyor) Sınır bölgesi, Moğol yönetiminden kaçan askerler ve siyasal açıdan önemli kişiler için bir sığınak, aynı zamanda da yeni bir yaşam ve gelecek arayan umutsuz köylü ve kasabalılar için bir yurt oluyordu. "
― Halil İnalcık , The Ottoman Empire: The Classical Age 1300-1600
3 " Halktan biri gibi camide cema'at arasında namaz kılan veya saray kapısından halkın şikayetlerini dinleyen babası II. Murad'dan farklı olarak Fatih, sarayda dahi ancak belli kimselere kendisine hitap ve arz imkanı veriyor, divan toplantılarında hazır bulunmayarak devlet işlerini ancak özel bir arz odasında devlet erkanı ile müzakere ediyor, sanki kişiliği kutsal bir imparator gibi davranıyordu. "
― Halil İnalcık , Devlet-i ‘Aliyye - Klasik Dönem (1302-1606): Siyasal, Kurumsal ve Ekonomik Gelişim
4 " Garpçılar'ın temel düşünceleri şöyle özetlenebilir: Din, halkın anladığı biçimde alındığı takdirde, birtakım hurâfelere, İsrâiliyyât denilen hikâyelere körü körüne inanmak ister. Garpçılar'a göre, bu şekilde yorumlanan bir İslâmiyet , çağdaş medeniyeti benimsemeye engeldir. Onlara göre, seçkinlerin dini ahlâktır, namaz ve niyazla Müslüman olunmaz. Onlar, hurâfelerden arınmış "ilmî bir islâmiyet" önerisinde bulunurlar. Modern ilme inanan müslüman, bilgisiz bir müslümandan yüz kere daha müslümandır. Garpçılar'ın, öteki düşüncelerinden biri de şudur: İslam dini, VII. yüzyılda her şeyden önce bir çöl toplumu için kurallar getirmiş olup, XX. yüzyılda bunlar ileri bir toplum ve yaşam tarzı için yeterli değildir. Selâmetin yolu, güçlü olmak, zengin olmak, ilim ve kültür sahibi olmakla mümkündür. Ekonomik refâhı sağlayamayan bir toplum için günümüzde hayat hakkı yoktur. Garpçılar'a göre, bize kadar gelen islamiyet, modern uygarlığa ayak uyduramaz. Yeni bir ahlak, geleneksel islamiyetin yerini alacaktır. Başka deyişle, Batı'daki Protestanlık gibi, islamiyet'te de köklü bir reform gerekmektedir. Garpçılar, 1908 Devrimi'nden önceki yazılarında İslamiyet'i yenileştirmeyi önerirler. Dünyanın ve insanın yaratılışı hakkında Kur'an'daki ayetlere karşı Darwinizm'i savunurlar. Garpçılara göre, bu dünya öteki dünyadan daha önemlidir. Bu dünya, öteki dünyaya hazırlık için bir geçit değildir. "
― Halil İnalcık , Atatürk ve Demokratik Türkiye
5 " Yukarıda, yabancı tarihçilerin Atatürk devrimi üzerindeki görüşlerini tartışırken şu gerçek bütün kesinliği ile ortaya çıkmıştır: Türkiye için gerek Batı, gerek İslam dünyası karşısında bir tek yükseliş yolu vardır. Atatürk devrimini, gerçek ruhuyla benimsemek ve şaşmaz bir şekilde izlemek. "
6 " O, etrafındakileri hayrete düşürecek derecede açık ve radikal devrimlerini uygularken, bu tarihî şuurun verdiği inanç ve emniyetle yürüyordu. Bu tarihî vazife duygusunu bize kendisi, şöyle ifade etmektedir: "Bizim, yolumuzu çizen yaşadığımız yurt, bağrından çıktığımız Türk milleti, bir de milletler tarihinin bin bir facia ve ıstırap kaydeden yapraklarından çıkardığımız neticelerdir. "