Nelson Algren QUOTES

61 " Any time you want me, Captain, just phone by Antek, he’ll come ’n tell me I got to come down ’n get arrested. I like gettin’ locked up now ’n then, it’s how a guy stays out of trouble. I’ll grab a cab if you’re in a real big hurry to pinch me sometime—I don’t like bein’ late when I got a chance of doin’ thirty days for somethin’ I never done. "

― Nelson Algren , The Man with the Golden Arm

63 " faith in the eventual supremacy of reason has become so timid that we dare not enter our convictions in the open lists, to win or lose. Such fears as these are a solvent that can eat out the cement that binds the stones together; they may in the end subject us to a despotism as evil as any that we dread; and they can be allayed only in so far as we refuse to proceed on suspicion, and trust one another until we have tangible ground for misgiving. The mutual confidence on which all else depends can be maintained only by an open mind and a brave reliance upon free discussion. I do not say that "

― Nelson Algren , Nonconformity: Writing on Writing

65 " And the men come on again: the flashy and the penitent, the beaten ones and the wise guys, the hangdog heel thieves and the disdainful coneroos, walking, half crouched, through a downpour of light like men walking through rain. The frayed and the hesitant, the sleek and the bold, the odd fish and the callow youths, the good-humored bindle stiffs and the bitter veterans. "

― Nelson Algren , The Neon Wilderness

67 " Kaplumbağaların kralıydı o.
Kral, kibirli yüzgeçlerini zaferle salladığı an -"Yukarıda her zaman bir başkasına yer var"-başka bir şey sırtına bindi ve kısa günü son buldu. Kayarak, yayılarak, yuvarlanarak kanlı yığından aşağı indi ve masanın altına sırtüstü düşerek çılgınca debelenmeye koyuldu.
"Sevgili dostlar ve kibar yürekler," -soğuğun sürünerek gelişini hissederek çırpındı- "öylece durup eski dostunuzun ölümünü mü seyredeceksiniz? Kendim için hiçbir şey istemedim ben; ne para, ne rahat, ne güç, ne emniyet. Bunlar için çabaladım, çünkü bunlar beni çok istedi. (Tabii işime geldiğinde, arada paylaştım da hepsini.) Sahiden beni ölüme mi bırakacaksınız?"
"Tamam iyi yedim. Ama o, sırf çilekeş fedakârlık günlerimde gücümü korumak içindi. Çünkü ben, önüme çıkmadıkça hiçbir kardeş yaratığa zarar vermedim. Kazancım yoksa adaletsiz avantajlara hiç sarılmadım. Sahiden bu tatlı kaplumbağayı ölüme terk edebilecek misiniz?"
"Adanmış bir baba, sadık bir yurttaş, inançlı bir işçi, kibar bir işveren, ilgili bir komşuydum; düzenli gittim kiliseye. Kalbimin tüm saflığıyla Tanrı ve insanın kanunlarına saygı gösterdim. Safım ve kodes korkusuyla doluyum. Sahiden öylece durup böylesi aziz bir kaplumbağanın ölümünü izleyebilir misiniz?"
"Az önce, kardeşlerimin boğazlarına basıp geçerken biraz gergin göründüğümü söylersiniz şimdi. İtiraf ediyorum -ama o az önceydi- ve artık değiştim ben. Böylesi açık fikirli bir kaplumbağanın ölümüne dayanabilir misiniz?
"Kaldırın beni, bir el verin kibar yürekler, kaldırın da bir zamanlar hükmettiğim şu zirveye bir daha bakabileyim."
Ve ardından ağır ağır indi karanlık. Yüzgeçleri katılaştı. Mücadelesi ebediyen bitti.
Kaplumbağaların en bilgesi ölmüştü. "

― Nelson Algren , A Walk on the Wild Side