Home > Author > Raul Zibechi
1 " Ayaklanma sırasında toplumsal bedenin (kır ve kent toplulukları), uzmanlaşmış kurumlar olmaksızın hareket halindeki gücü elinde tutan, kolektivite üzerinde bir iktidar kurmayan güç yapıları olduğunu görürüz. "
― Raul Zibechi , Dispersing Power: Social Movements as Anti-State Forces
2 " Yerel konseyler zaman zaman toplantı çağrıları yapmış olsalar da, pek çok durumda bu toplantılar mahalle sakinleri için sembolik olmuştur ve aslında, kurum olarak bu mahalle konseyleri o mahallenin eylemleri üzerinde büyük bir etkide bulunmamıştır. "
3 " Sorun şu ki bizler gündelik hayatta, komşular, arkadaşlar, yoldaşlar veya aile fertleri arasındaki ilişkilerin sendikadaki, partideki ve hatta devletin kendi içindeki ilişkiler kadar önemli olduğunu anlamak istemiyoruz. "
4 " Görevlerin ve mecburi yetkinin rotasyonla yerine getirilmesi, topluluk hayatını güvence altına alır. "
5 " İsyan yalnızca liderleri ve mahalle konseylerini, sendikaları ve diğer tüm resmi örgütleri bir kenara itmekle kalmadı, aynı zamanda gündelik yaşam biçimleriyle "yönlendirildi" ve gündelik yaşamın içinden çıktı. "
6 " Ayrıca, kırda ve kentte yaşayan Aymara toplulukları radyo istasyonlarını ele geçirdiler ve kendi mesajlarını ilettiler, ama her şeyden önemlisi iletişim kurdular, burada iletişimi daha derinlikli bir anlamda kullanıyorum, ruh hallerini, deneyimlerini ve duygularını radyoyu dinleyenlerle paylaştılar. Bu, canlı yayın yapanlara oldukça benzer bir şekilde, oldukça duygusal bir etki yarattı. Böylece, vericiler ve alıcılar arasındaki ayrımı muğlaklaştıran bir bağ oluşturuldu. "
7 " ... geleneksel anlamda planlanmış bir süreç yoktur, daha önce alınmış derslere dayanan derin bir samimiyete dayalı bir kendiliğindenlik mevcuttur. "
8 " ... yapabileceğimiz en devrimci şey kendi topraklarımızda yeni toplumsal ilişkiler kurmak için mücadele etmektir, mücadeleden doğan ve mücadele ile büyüyen ve yayılan ilişkiler kurmaktır. "
9 " Toplumsal grupların devasa miktarlarda enerji açığa çıkardığı, yoğun bir yaratıcı dışavurumun yaşandığı bu anlarda toplumlar, tahakküm ve itaat yoluyla zamana ve mekana dayatılan gündelik uyuşukluk peçesi, altında gizlenmiş yeraltı moleküler işbirliğini aydınlatma becerisine sahip bir yıldırım gibi davranırlar. "