" Papa, kilisenin insanın insan olmayan hayvanlardan geldiği şeklindeki görüşü kabul edebileceğini söylemekle birlikte, bu evrimsel sürecin bir yerinde "ontolojik bir sıçrama" olduğuny da sözlerine eklemiştir. (Bu ontolojik sıçramanın anlamıyla ilgili olarak ayrıca bkz. Ernan McMullin, "Biology and the Theology of the Human"...) İnsan ruhu doğrudan Tanrı tarafından yaratılmıştır. Dolayısıyla "kaynaklandıkları felsefelerle uyumlu olarak evrim kuramları, zihnin yaşayan doğanın güçlerinden ortaya çıktığını veya bu maddenin yan ürününden ibaret olduuğnu söyler ve bu, insanla ilgili gerçekle uyuşmaz." Papa sözlerine, "Ne de insanın onuruna bir dayanak sunamazlar." diyerek devam etmişti.
Bir başka deyişle Papa, insanın şempanze benzeri atalarıyla modern insanların ortaya çıkmaları arasında geçen beş milyon yılın belirli bir noktasında insan ruhunun, bugüne dek gizemini koruyan bir biçimde içimize yerleştirilmiş olduğunu söylemekteydi. Çağdaş fen bilimleri bu sürecin zamansal sıralamasını ortaya çıkarığ, bedensel karşılıklarını ayrıntılı bir biçmde açıklamayı başarabilir ama buna rağmen ne ruhun ne olduğunu ne de nasıl oluştuğunu bugüne kadar açıklamaya başaramamıştır. Kilise geride bıraktığımız iki yüzyıl boyunca modern fen bilimlerinden hiç kuşkusuz çok fazla şey öğrenmiş ve doktrinlerini de buna bağlı olarak uyarlamıştır. Fakat birçok fen bilimci kiliseden öğrenebilecekleri bir şeyler olduğu fikrine kahkahalarla gülecek olsa bile, Papa evrim kuramının şu andaki durumunun gerçekten çok zayıf bir noktasına işaret etmiştir ve bilimciler de bu konu üzerinde düşünüp taşınsalar hiç de fena olmaz. Modern fen bilimleri, insan olmanın ne anlama geldiği konusunda birçok bilim adamının sandığından çok daha az açıklama yapmıştır. "

― Francis Fukuyama