Home > Author > Wilhelm Genazino >

" Annem aşk, düğün, ilkbahar ve tatil filmlerine bayılırdı. Erkek ile kadın arasındaki aşkın güzel bir tatil esnasında başlayıp harikulade güzel bir doğada sonuçlanması, yani bunların hepsinin bir filmde olmasına daha da çok bayılırdı. Annemin aşk sahnelerini izlerken nasıl gülümsediğini çok gördüm. Onun mutlu olması o kadar hoşuma gidiyordu ki, bir süre sonra filmleri değil annemin film seyrederkenki ışıl ışıl mutluluğunu izler oldum. Ama zamanla anneme karşı bir güvensizliğe kapıldım, ben büyüdükçe annem de beni göğsünden itmeye başladı. Bu yeni durum için bir açıklama bulamıyordum. Daha sonra, üniversitede felsefe okurken, annemin gülümsemesine (Kant'la beraber) doğal güzellik, televizyona (Hegel'le beraber) gerçeğin görüntüsü, film kahramanlarının aşk mırıltılarına (Heidegger'le beraber) varoluşsal gevezelik dedim. Gerçekliği sözcüklerin düzeni içine yerleştirmek yepyeni bir mutluluktu benim için. Bugün (hatta şimdi burada, sokakta bile) o zamanki saflığıma şaşıyorum. O dönemde benim de felsefi bir eser yazabileceğim kuruntusuna kapılmıştım. Kitabın adı Tereddüt ve Ataklık, alt başlığı ise bilmem neyin Fenomenolojisi olacaktı ama ötesini bilmiyordum. Halbuki çoğu kişi gibi ben de coşkumun tuzağına düşmüştüm, o kadar. Yeni bir pantolon almam gerektiği şimdi nereden aklıma geldi bilmiyorum. "

Wilhelm Genazino , Mutsuzluk Zamanlarında Mutluluk


Image for Quotes

Wilhelm Genazino quote : Annem aşk, düğün, ilkbahar ve tatil filmlerine bayılırdı. Erkek ile kadın arasındaki aşkın güzel bir tatil esnasında başlayıp harikulade güzel bir doğada sonuçlanması, yani bunların hepsinin bir filmde olmasına daha da çok bayılırdı. Annemin aşk sahnelerini izlerken nasıl gülümsediğini çok gördüm. Onun mutlu olması o kadar hoşuma gidiyordu ki, bir süre sonra filmleri değil annemin film seyrederkenki ışıl ışıl mutluluğunu izler oldum. Ama zamanla anneme karşı bir güvensizliğe kapıldım, ben büyüdükçe annem de beni göğsünden itmeye başladı. Bu yeni durum için bir açıklama bulamıyordum. Daha sonra, üniversitede felsefe okurken, annemin gülümsemesine (Kant'la beraber) doğal güzellik, televizyona (Hegel'le beraber) gerçeğin görüntüsü, film kahramanlarının aşk mırıltılarına (Heidegger'le beraber) varoluşsal gevezelik dedim. Gerçekliği sözcüklerin düzeni içine yerleştirmek yepyeni bir mutluluktu benim için. Bugün (hatta şimdi burada, sokakta bile) o zamanki saflığıma şaşıyorum. O dönemde benim de felsefi bir eser yazabileceğim kuruntusuna kapılmıştım. Kitabın adı Tereddüt ve Ataklık, alt başlığı ise bilmem neyin Fenomenolojisi olacaktı ama ötesini bilmiyordum. Halbuki çoğu kişi gibi ben de coşkumun tuzağına düşmüştüm, o kadar. Yeni bir pantolon almam gerektiği şimdi nereden aklıma geldi bilmiyorum.