Home > Author > Platón >

" — Peki, hekimlik de tek başına yetersiz midir? Herhangi bir sanat başka yardımcı bir değeri gereksemez mi? Örneğin göz için görme, kulak için işitme gerek; bundan ötürü de göz, kulak kendi işlerine geleni araştırıp bulacak bir sanatı gerekserler. Her sanat kendi işine geleni araştıracak başka bir sanatı, bu sanat da bir ötekini gereksemez mi? Yoksa şöyle mi diyelim: Her sanat, işine geleni kendi bulur. Sanat, yetersizliğini gidermek için bir başka sanatı gereksemez. Çünkü sanatta hiçbir yetersizlik, hiçbir kusur olamaz. Sanatın, kendi alanındaki şeyden başka bir şeyin işine geleni araştırması gerekmez. Bir sanat, sağlam oldukça, yani kendi bütünlüğü içinde kaldıkça, hiçbir kusura, hiçbir bozukluğa yer vermez. Şimdi sen işi, demin dediğimiz öz anlama göre araştır da söyle. Böyle midir, değil midir?

— Böyledir sanırım.

— O halde hekimlik, hekimliğin işine geleni değil bedenin işine geleni gözetir.

— Evet.

— Binicilik, biniciliğin işine geleni değil atların işine geleni gözetir. Bir sanat da, hiçbir eksiği olmadığından, kendinin değil sanatı olduğu şeyin işine geleni gözetir.

— Öyle olacak.

— Peki Thrasymakhos, sanatlar, neyin sanatıysalar onun üstündedirler değil mi?

Thrasymakhos istemeye istemeye:

— Evet, dedi.

— O halde her bilgi, kendinden üstün olanın işine geleni değil, kendi yönetimi altında olanın, yani güçsüzün işine geleni gözetir ve buyurur.

Bir hayli direndikten sonra bunu da kabul etti Thrasymakhos.

— Demek ki her hekim, hekim oldukça kendi işine geleni gözetmez. Hastanın işine geleni gözetir, buyurur. Öyle ya, öz anlamıyla hekim dediğimiz bir adam tüccar değil beden bakıcısıdır. Bunda anlaştık.

— Anlaştık.

— Öz anlamıyla kaptan gemici değil gemicilerin başıdır demiştik.

— Evet.

—O halde böyle bir kaptan, yani yöneten bir kimse, kaptanın işine geleni değil, gemicinin, yani yönetilenin işine geleni gözetecek ve buyuracak.

Thrasymakhos buna da güç bela yanaştı.

— Anlaşılıyor ki Thrasymakhos, kimse hiçbir yöntemde, yönetmen oldukça kendi işine geleni gözetmez. Yönettiği, uğrunda çalıştığı kimsenin işine geleni gözetir ve buyurur. Bu adam her söylediğini, her yaptığını bu amaçla, yani yönetilenin işine geleni gözeterek söyler ve yapar. "

Platón


Image for Quotes

Platón quote : — Peki, hekimlik de tek başına yetersiz midir? Herhangi bir sanat başka yardımcı bir değeri gereksemez mi? Örneğin göz için görme, kulak için işitme gerek; bundan ötürü de göz, kulak kendi işlerine geleni araştırıp bulacak bir sanatı gerekserler. Her sanat kendi işine geleni araştıracak başka bir sanatı, bu sanat da bir ötekini gereksemez mi? Yoksa şöyle mi diyelim: Her sanat, işine geleni kendi bulur. Sanat, yetersizliğini gidermek için bir başka sanatı gereksemez. Çünkü sanatta hiçbir yetersizlik, hiçbir kusur olamaz. Sanatın, kendi alanındaki şeyden başka bir şeyin işine geleni araştırması gerekmez. Bir sanat, sağlam oldukça, yani kendi bütünlüğü içinde kaldıkça, hiçbir kusura, hiçbir bozukluğa yer vermez. Şimdi sen işi, demin dediğimiz öz anlama göre araştır da söyle. Böyle midir, değil midir?<br /><br />— Böyledir sanırım.<br /><br />— O halde hekimlik, hekimliğin işine geleni değil bedenin işine geleni gözetir.<br /><br />— Evet.<br /><br />— Binicilik, biniciliğin işine geleni değil atların işine geleni gözetir. Bir sanat da, hiçbir eksiği olmadığından, kendinin değil sanatı olduğu şeyin işine geleni gözetir.<br /><br />— Öyle olacak.<br /><br />— Peki Thrasymakhos, sanatlar, neyin sanatıysalar onun üstündedirler değil mi?<br /><br />Thrasymakhos istemeye istemeye:<br /><br />— Evet, dedi.<br /><br />— O halde her bilgi, kendinden üstün olanın işine geleni değil, kendi yönetimi altında olanın, yani güçsüzün işine geleni gözetir ve buyurur.<br /><br />Bir hayli direndikten sonra bunu da kabul etti Thrasymakhos.<br /><br />— Demek ki her hekim, hekim oldukça kendi işine geleni gözetmez. Hastanın işine geleni gözetir, buyurur. Öyle ya, öz anlamıyla hekim dediğimiz bir adam tüccar değil beden bakıcısıdır. Bunda anlaştık.<br /><br />— Anlaştık.<br /><br />— Öz anlamıyla kaptan gemici değil gemicilerin başıdır demiştik.<br /><br />— Evet.<br /><br />—O halde böyle bir kaptan, yani yöneten bir kimse, kaptanın işine geleni değil, gemicinin, yani yönetilenin işine geleni gözetecek ve buyuracak.<br /><br />Thrasymakhos buna da güç bela yanaştı.<br /><br />— Anlaşılıyor ki Thrasymakhos, kimse hiçbir yöntemde, yönetmen oldukça kendi işine geleni gözetmez. Yönettiği, uğrunda çalıştığı kimsenin işine geleni gözetir ve buyurur. Bu adam her söylediğini, her yaptığını bu amaçla, yani yönetilenin işine geleni gözeterek söyler ve yapar.